Zaferin Rengi
Anadolu’yu, İstanbul’u düşman işgalinden kurtaran Fenerbahçe Futbol Kulübü!
Koyu bir Fenerbahçe taraftarı iseniz ve geçmiş tarihimize hakim değilseniz bu filmi gururla seyredip, göz yaşlarınıza engel olamayarak, Anadolu’yu, İstanbul’u Fenerbahçeli futbolcular kurtarmış yaşasın! diyerek salondan ayrılabilirsiniz. Filme tarihi bilerek objektif yaklaşırsanız “hadi be, bu kadar da abartı olmaz” demeniz imkan dahilinde. Taktir sizin..
Basın gösteriminde filmi Fenerbahçe kongre üyesi ve taraftarı eleştirmen arkadaşlarla birlikte izledim. Fenerbahçeli arkadaşlar oldukça heyecanlıydı. F.B. Formasını sırtına geçirip filmi izlemeye gelen bile vardı. Filmi onlar taraftar, ben tarafsız halk gözüyle izledim. Anlatılan hikayeyi sevdim mi ? Sevmedim. Neden sevmedim. Taraflı bir anlatım olmuş. Eee ne var bunda diyeceksiniz. Milli mücadele yıllarında ki bir futbol kulübünün yaşadıkları zorlukları anlatırken, az da olsa G.S. ve BJK’nün milli mücadele de verdikleri destekleri de belirtmeniz gerekiyor. Kaldı ki BJK ve G.S., Fenerbahçe Futbol kulübünden önce kurulmuştur. Tarihe bir göz atarsanız Beşiktaş, Galatasaray yöneticilerinin, futbolcularının milli mücadele yıllarında Anadolu ve İstanbul’un düşmandan kurtuluşuna çok büyük hizmetleri, katkıları olmuştur.
Anlatılan bu hikayede, Atatürk’ün başka bir işi yokmuş gibi F.B.’li yöneticilerle ve futbolcularla sürekli görüşmesi, talimatlar vermesi komik olmuş. Sanırsın ki İstanbul’u, Anadolu’yu Fenerbahçeli yöneticiler ve futbolcuları kurtarmış, diğer kulüpler hiç bir şey yapmamış yatmış. Hikaye böyle tek taraflı anlatılınca dinleyene, izleyene komik geliyor. Bu filmi sadece fenerbahçe taraftarı izleyecekse sorun yok ama ticari kaygıyla para kazanalım herkes izlesin diye yaptıysan sorun var. Fenerbahçe kongre üyesi arkadaşım bile filmi abartılı bulup, anlatılan hikayede yanlış yapılan çok şey var diyorsa gerisini siz düşünün. Film, vizyondan kalktıktan sonra çabuk unutulacak filmler arasında yerini alacak bir yapım.
Filmin hikayesi şöyle : Fenerbahçe’nin kaptanı Galip bey (Kubilay Aka), cephede savaşırken ayağından yaralandığı için evine gönderilmiştir. Fenerbahçe yöneticileri, vefa örneği göstererek morali oldukça bozuk olan Galip bey için Galatasaray futbol kulübü ile dostluk maçı düzenlerler. Dostluk maçı berabere biter. Galip bey, maç sonu yaptığı konuşmasında adına düzenlenen müsabaka için teşekkür edip, futbolu bıraktığını söyleyerek tören yerinden ayrılır. Daha sonra sevgilisi hemşire Peyker (Gülper Özdemir) ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kendisini ikna etmesi sonucu futbola döner. Futbola dönüş yapan Galip bey, Topkapılı Cambaz’ın (Timuçin Esen) öncülüğünde Anadolu’ya silah nakliyatında da yardımcı olur. İngiliz Komutanı General Harington, İstanbul’dan ayrılmadan önce adına kupa düzenlenmesini ister…
Anlatılan hikayede objeler ve mekanlar yanlış kullanılmış. O tarihte yaşayanların kulandığı eşya ve objeler 1918 yıllarında olmayan 1970 yılından sonra ortaya çıkan eşyalardı. Yönetmen ve kostüm danışmanları bunları atlamış. Replikler tuhafdı. Bir replikte hemşire sevgilisine gökyüzüne bakarak “-Yıldızların kokusunu alıyorum” diyor. Yıldızların kokusunu almak? Nasıl bir kokudur bu bileniniz var mı? Hele o tarihlerde 38 yaşında olan Mustafa Kemal‘i 52 yaşında olan Yiğit Özşener‘in canlandırmasına ne demeli! Üstelik makyajlı kocaman patlıcan gibi bir burunla. Siz, Mustafa Kemal’in hiç bir resminde böyle bir burun gördünüz mü? Hadi yönetmen atladı ya da böyle bir burun istedi, set ekibinden birisi de “hocam bu burun olmadı, yakışmadı” diye hiç mi ikaz etmez. Elinizde Atatürk’ü canlandıracak başka genç bir oyuncu bulamadınız da Yiğit Özşener‘e mi muhtaç oldunuz?
İlk okul müsameresi tadında olan hikayede tek kötü karakter İngiliz yüzbaşısı John G. Bennett’in (Yılmaz Bayraktar), işi gücü fenerbahçe camiası. Başka işi yokmuş gibi sürekli onların etrafında dolaşıyor. İşgal kuvvetleri savaşı bu yüzbaşı yüzünden kaybetmiş olabilir mi acaba:)
Filmin beğendiğim yerleri yok mu ? Elbette var. Birce Akalay‘ın canlandırdığı Halide Edip Adıvar’ın Sultanahmet miting konuşması şahane olmuş. Yine O tarihlerde var olan Taksim Stadyumunun Kocali eski Seka Kağıt Fabrikası platolarında bire bir inşa edilerek bizlere gösterimesi taktire şayan. Kubilay Aka, Gülper Özdemir, Nejat İşler, Timuçin Esen, Yılmaz Bayraktar ve Birce Akalay kendilerine verilen rollerin hakkını vermişler. Eksik ve yanlış yazılan 157 dakikalık senaryonun kamerası, kurgusu ve müzikleri iyiydi.
Lafın kısası : Koyu bir Fenerbahçe taraftarı iseniz ve geçmiş tarihimize hakim değilseniz bu filmi gururla seyredip, göz yaşlarınıza engel olamayarak, Anadoluyu fenerbahçeli futbolcular kurtarmış yaşasın! diyerek salondan ayrılabilirsiniz. Filme tarihi bilerek objektif yaklaşırsanız “hadi be, bu kadar da abartı olmaz” demeniz imkan dahilinde.
Yönetmen : Abdullah Oğuz
Senaryo : Abdullah Oğuz, Evren Oğuz, İsa Yıldız
Görüntü Yönetmeni : Ghasem Ebrahimian
Kurgu : Sercan Güdücü, Abdullah Oğuz
Müzik : Yıldıray Gürgen
Oyuncular : Kubilay Aka, Nejat İşler, Timuçin Esen, Yiğit Özşener, Gülper Özdemir, Birce Akalay, Gonca Vuslateri
Türkiye / Tarihi-Biyografi-Spor / 157 Dk.