Birazdan öğreneceğiniz bu gerçekler, en sevdiğiniz korku filmlerine farklı bir açıdan bakmanızı sağlayacak.
1. Annabelle, Ellen DeGeneres’in eski evinde çekildi.
Annabelle bebeğinin evinizde olduğunu düşünün! İlk Annabelle filminin sinemalarda korku saldığı sıralarda, Ellen DeGeneres kendi programında ‘Filmdeki daire Los Angeles’da kaldığım ilk evdi! Filmi izlerken mekanın tanıdık geldiğine emindim. Sonradan fark ettim ki orası benim dairemdi!’ açıklamasında bulundu.
2. Psycho, ekranlarda sifon sesine yer veren ilk filmdi.
Alfred Hitchcock’un kült filmi Psycho, filmin ilk yarısında geçen ürkütücü duş sahnesiyle ünlendi. Ancak filmi ilginç kılan, bir başka banyo sahnesi. Neden olduğu bilinmez ama Psycho, ekranda sifon sesinin duyulduğu ilk Amerikan filmi.
3. 2005 yapımı The House of Wax filminin setine gerçek bir yangın çıktı.
Orta seviye bir slasher filmi olan The House of Wax için, Avustralya’da koca bir kasaba inşa edildi. Çekimler sürerken sette büyük bir yangın çıktı ve ana setlerden birinin bulunduğu stüdyo çöktü. Yaklaşık 10 milyon dolarlık hasara neden olan yangın, sigorta tarafından karşılandı ve neyse ki kimse yaralanmadı. Çekimlerin geri kalanının devam etmesi için set yeniden inşa edildi.
4. Stephen King’in efsanevi eseri It’in çalışmalarına, çekimlerden tam 10 yıl önce başlandı.
Stephen King’in sinema uyarlaması için proje, nihayet resmi yeşil ışığı almadan önce, yaklaşık on yıl boyunca geliştirme aşamasında kaldı. Bu süre zarfında, yaklaşık 160 kişi Pennywise’ı oynamak için seçmelere katıldı. Film, gişe rekorları kırdığı ve tarihin en yüksek hasılat yapan korku filmlerinden biri haline geldiği için stüdyo verdiği kararlardan pişman olmadığını açıkladı.
5. The Conjuring’in çekimleri sırasında, Vera Farmiga gizemli bir şekilde yaralandı.
Gerçek hayattaki paranormal araştırmacı Lorraine Warren’ı canlandıran Vera Farmiga, The Conjuring filminin çekimleri sırasında nereden geldiği bilmediği, gizemli bir darbe aldığını açıkladı. İlk filmin çekimlerinden sonraki gün, uyluğunda pençe şekline benzer morlukları keşfettiği söyleyen oyuncu, ‘Acı verici değil ama morlukların görüntüsü uzun tırnaklı büyük bir el tarafından yapılmış gibiydi’ diyor. Ürkütücü!
6. The Blair Witch Project filminin yıldızına meyve sepeti ile ödeme yapıldı.
Filmin düşük bütçeli olduğunu biliyorduk ama bu kadarı da biraz fazla! Bağımsız korku filmi The Blair Witch Project, gişede yaklaşık 250 milyon dolar hasılat yaparak büyük bir başarıya dönüştükten kısa bir süre sonra, filmin yıldızı Heather Donahue kişisel bir makale yayımlayarak kendisine çekimler için çok küçük bir miktar ödendiğini duyurdu. Film büyük bir açılış yapınca, o da kârdan güzel bir pay bekliyordu ama ne yazık ki yapımcılar Donahue’ya sadece bir meyve sepeti gönderdi.
7. Yapımcılar, Blair Witch Project filminin adını duyurmak için Heather Donahue’nün öldüğünü söyledi.
Film gösterime girdiğinde, izleyenler filmdeki olayların gerçekten yaşandığını düşünüyordu. Bazı insanlar genç aktrisin gerçekten öldüğüne ikna oldu ve ailesine taziye kartları gönderdi.
8. Filmin çekimleri boyunca oyuncular rollerini bırakmamayı kabul etti.
Eğer bir molaya ihtiyaçları olursa veya bir yorumda bulunmak isterlerse, ‘tako’ kelimesini kullanıyorlardı.
9. Alien’daki yaratıkların tasarımlarından sorumlu olan H.R. Giger, korkunç yaratığın kafasına gerçek bir insan kafatası yerleştirdi.
Gerçek bir kafatasını nereden bulduğu sorulduğunda ise Giger, ‘Onu nereden bulduğumu sormayın’ diyerek konuyu kapattı.
10. The Evil Dead’de duyulan kanlı, vıcık vıcık sesler için ceviz ve ölü tavuk kullanıldı!
The Evil Dead’in yıldızı Bruce Campbell, ‘Bir tavuğumuz vardı, bir et satırı alıp içine soktuk, böylece o yapışkan etkiyi yaratabildik’ diyerek iğrenç bir açıklama yaptı.
11. Çığlık serisi, 90’ların başında Florida, Gainesville’de meydana gelen gerçek olaylardan ilham aldı.
Gainesville Katili olarak adlandırılan Amerikalı seri katil, öğrencileri oldukça rahatsız edici şekillerde öldürüyordu. Senarist Kevin Williamson cinayetlerle ilgili bir haber izlediğinde hissettiği korku, Scream’in açılış sahnesini yazması için ona ilham verdi.
12. 1973 yapımı The Exorcist’deki ele geçirilen çocuk Regan olarak tanınan Linda Blair, Scream’de küçük bir sahnede rol aldı.
Blair, filmde Sidney Prescott’a mikrofon tutan muhabiri canlandırdı.
13. M. Night Shyamalan’ın doktorlarla dolu ailesi, onun da bir doktor olmasını bekliyordu ama bunun yerine erken yaşta sinema sektörüne atıldı.
Altıncı His filminde, ailesine atıfta bulunarak, bir doktor rolü ile karşımıza çıktı.
14. Testere serisinin ikonik kuklası Billy, film yapımcıları James Wan ve Leigh Whannell tarafından resmen gerçek bir insanmış gibi muamele görüyordu.
James Wan tarafından yapılan tahta kukla, Billy, bir bavula atılmayacak kadar özeldi. Wan ve Whannell, Melbourne’den Los Angeles’a giden bir uçakta Billy için bir koltuk bile aldı! Üstelik bu olay, film henüz çekilmeden önce yaşandı.
15. Paranormal Activity’nin yazarı ve yönetmeni Oren Peli serinin ilk filmini kendi evinde çekti.
Korkunç itibarına rağmen, Peli daha sonra evi satmakta hiçbir sorun yaşamadı.
16. Eli Roth’un yamyam filmi The Green Inferno, Amazon Ormanları’nda uzak bir köyde çekildi.
Sete ulaşmak için film ekibi her gün beş saat yolculuk yapmaları ve bir buçuk saat boyunca nehirden geçmeleri gerekiyordu.
17. Aktris Lorenza Izzo, The Green Inferno filmini çekerken neredeyse ölüyordu.
Izzo, nehirde bulunan bir taşın üstüne atlamaya çalışırken ayağı kaydı ve su onu dibe doğru çekti. Neredeyse boğulacaktı!
18. It Follows filminin yönetmeni, David Robert Mitchell filmi ekibe açıklamak yerine ayrıntılı bir görsel kitap hazırladı.
Çünkü filmin konseptinin çok saçma olduğunu ve konusunu yüksek sesle anlatmaktan kaçındığını söyledi.
19. It Follows, 80’ler havasına sahip olsa da aslında hiçbir zaman dilimine uymuyor.
Filmdeki olaylar, zamanın dışında gerçekleştiği için film, içinde bulunduğu çağ hakkında tahminde bulunmanız için yönlendiriyor.
20. Robert Eggers, The Witch’de Anya Taylor-Joy’un küpe deliklerini görmenin onu rahatsız ettiğini açıkladı.
Eggers, film vizyona girdikten sonra, montajda Joy’un küpe deliklerini silmediği için pişman oldu.
21. Eddie Murphy’nin Delirious isimli stand-up şovu, 2017 yapımı Get Out için yönetmen Jordan Peele’e ilham verdi.
Murphy, şovunda filmlerde perili evlerden kaçmadıkları için beyaz insanlarla dalga geçiyor ve ‘Evde bir hayalet varsa, def olup gidin’ diyor.
22. Get Out için hepsi oldukça karanlık olan birkaç alternatif son yazıldı.
Yazar ve yönetmen Jordan Peele’e göre, bu sonlardan biri ana karakter Chris’in polis tarafından götürülüp beyaz bir aileyi öldürdüğü için hapse atılmasıyla ilgiliydi.
23. Stephen King, kendi şaheseriden uyarlanan kült film The Shining’in hayranı değil.
Yazar, ‘Uzun bir süre Stanley Kubrick’e hayrandım ve projeden büyük beklentilerim vardı, ancak sonuçta derin hayal kırıklığına uğradım. Filmin bazı kısımları tüyler ürpertici, amansız bir klostrofobik terörle yüklü, ancak diğer sahneler oldukça düz.’ sözleriyle düşüncelerini paylaştı.
24. Jaws, filmin bir saat yirmi birinci dakikasına kadar tümüyle görünmüyor.
Köpekbalığı görünümünün bütün olmaması Jaws’taki gerilimi artırmaya çalışsa da, köpekbalığının tam olarak gösterilmemesinin asıl nedeni, yapılan mekanik köpekbalığının çekimler sırasında nadiren çalışmasıdır.
25. Roman Polanski ve John Cassavetes’in Rosemary’s Baby filmi için farklı fikirleri vardı.
Mia Farrow, Roman Polanski ile Rosemary’s Baby filmindeki rol arkadaşı John Cassavetes arasındaki gergin ilişkiyi anlattı. Filmin can alıcı bir sahnesinde, ‘John, kapa çeneni!’ diye bağıran Roman’ı ve ikilinin birbirleriyle hakaret ederek konuşmasını sert bir dille eleştirdi.