Bütün öğretmenlere tavsiyemdir : Öğretmenler Odası!
Düşündüren, tartıştıran, çarpan bir yapım. Sadece öğretmenlerin değil, okul çağındaki çocukları olan ailelerin de izlemesi gereken bir film. Carla’yı canlandıran Leonie Benesh’in muhteşem oyunculuğuna dikkat! Çocuk oyuncularda çok başarılı.
İdealist öğretmen
Almanya’nın “En İyi Yabancı film Oscar adayı” filmin yönetmeni İlker Çıtak‘ın Türk asıllı olması bizi gururlandırır mı? İlker Çıtak,1984’de Almanya’da Berlin’de doğmuş, büyümüş, liseyi İstanbul’da okumuş ama Berlin’de sinema ve tv eğitimi almış bir genç yönetmen. Tam bizden sayılmaz yani, ama etnik ayırımcılığa karşı duyarlılığı, ailesinin Türk olmasından kaynaklanıyor hiç kuşkusuz. Daha önce Film Ekimi’nde ve Adana Film Festivali’nde gösterilmiş ve büyük ilgi görmüş Öğretmen Odası, İlker Çıtak’ın 4. Uzun metraj filmi. Düşündüren, tartıştıran, çarpan bir film. Sadece öğretmenlerin değil, okul çağındaki çocukları olan ailelerin, yani velilerin de, sinemaseverler dışında, izlemesi gereken bir film. Öğretmenlerin tatil de olduğu bir dönemde vizyona girmesi de iyi bir rastlantı.
Film Almanya’da bir orta eğitim kurumunda geçiyor. Carla, Leonie Benesch’in canlandırdığı idealist bir öğretmen. Sınıf öğretmeni de olan Carla, öğrencilerine matematik ve beden eğitimini kendine özgü yöntemlerle öğretiyor.Sınıfında Türk öğrencileri de var. Carla, bütün idealistliğiyle öğrencilerini ne etnik özelliklerine, ne de çalışkan olup olmamalarına göre ayırmıyor. Onlara özgürlük tanıyor, ama kopya da çektirmiyor. Ancak okulda giderek artan hırsızlık vakalarına karşı yönetim öğrenciler arasında araştırma yapmaya karar verince tatsızlıklar başlıyor. Carla, okul yönetimi ve bazı öğretmenlerin öğrencileri ispiyonculuğa zorlamasından rahatsız. Ancak bir kişinin kahve makinesi için atılan jötonları çaldığına tanık olunca kendisi de araştırma yapmaya karar veriyor ve ilk hatasını yapıyor. Bilgisayarının kamerasını ayarlayıp ceket cebine de cüzdanını bırakıyor. Ve ondan sonrası şüphelendiği kişiyle yüzleşmesinden sonra başlayan kabus!
Fikir tartışması
Filmi basın gösteriminde izledikten sonra ikiye ayrıldık. Ben, öğretmen olarak da çalıştığım, üniversitede ders verdiğim için öğrenci psikolojisini ve pedagojiyi bildiğim için öğrenciye bu kadar hoşgörülü ve sabırlı davranılmasından yana değilim. Her özgürlük ve anlayışın sınırları olmalı, adalet ve diğerlerinin özgürlüğü için. Öğretmen Carla, sınırsız hoşgörüsü ve idealizmi yüzünden büyük bir haksızlığa uğruyor. Öğretmenine şiddet uygulayan ve haksızlık eden öğrencisi ise kahraman direnişçi kabul ediliyor. Bu mu adalet?
Öğrenciler, sınıf dayanışması içinde çok acımasız olabilir, hele ergenler şiddet eğilimlidir ve akran zorbalığı öğretmene de yönelebilir. Benzetmemi mazur görün, ama öğrencide sürü psikolojisi hakimdir, sürü başının, yani liderin öğretmen olduğunu kabul ettiremezseniz, otoriteniz olmaz ve canınıza okurlar! Eğitim de veremezsiniz, disiplin de sağlayamazsınız. Bazı arkadaşlarım çocuklara karşı sonsuz hoşgörüyü savundu ama onların çocukları yoktu! Eğitmen de değildiler.
Çocuklar da sınır ister
Ayrıca unutulmasın ki çocuklar da kendilerine sınırlar çizilmesinden hoşnuttur, sonsuz özgürlük onların kaybolmasına neden olur, örneğin küçük çocuklar denizde değil, sınırları olan havuzda yüzmekten hoşlanır! Güven duygusu yüzünden.
Bu tartışma elbet film üzerinden sürecek, güzelliği de burada zaten. Carla’yı canlandıran Leonie Benesh’in muhteşem oyunculuğuna Hatice, Ali ve Oscar’ı canlandıran çocukların oyunculuğunu da eklemek gerek. Çocuk oyuncular da çok başarılı.
Filmin konusu
Film, eğitim sistemi ve özgürlük, idealizm arasında sıkışıp kalmış bir öğretmeni anlatıyor gibi başlayıp özellikle ve öncelikle gerilim filmi müziğiyle, adeta polisiye ve siyasal bir gerilime dönüşüyor. Leonie Benesh’in çok ustalıkla canlandırdığı öğretmen Carla’nın “Polonya” kökenli olması dolayısıyla aşağılanması da Almanların sadece Türklere değil, Polonyalılara da kibirle baktıkları bir noktaya kadar geliyor.
Çok ödüllü
Film Almanya’da şimdiden pek çok ödül almış durumda. Duayen eleştirmenlerimizden Viktor Apalaçi’den öğrendiğim üzere bunlar En iyi film, yönetmen, kadın oyuncu, senaryo ve kurgu dalında. Kendisi Adana Film Festivali’nde izleyip daha önce yazmıştı, ama hadi biraz takılayım, ben filmi izlemeden eleştirisini okumuyorum, çünkü bütün filmi anlatıyor! Yazımı da bitirdikten sonra okuyorum ki etkilenmiş olmayayım, ama kopya çektiğim ödül bilgilerini de itiraf ediyorum en azından. Tekrarlıyorum, öğretmen ve velilerinin mutlaka görmesi gerekiyor!
Yönetmen : İlker Çatak
Senaryo : İlker Çatak, Johannes Duncker
Görüntü Yönetmeni : Judith Kaufmann
Kurgu : Gesa Jäger
Müzik : Marvin Miller
Oyuncular : Leonie Benesch, Michael Klammer, Rafael Stachowiak, Anne-Kathrin Gummich, Eva Löbau, Kathrin Wehlisch, Sarah Bauerett, Leo Stettnisch, Oscar Zickur, Antonia Küpper, Elsa Krieger, Can Rodenbostel, Vincent Stachowiak, Padmé Hamdemir, Lisa Marie Trense
Almanya / Dram / 94 Dk.