İster bir müzik tutkunu olun, ister gerçek suç hayranı… Geçmiş yılların bu muhteşem belgesellerini izlerken kendinizi kaybedeceksiniz!
Not: Yapımlar, IMDb puanına göre sıralanmıştır. Belgesel açıklamalarında Beyazperde ve Sinemalar sitelerinden faydalanılmıştır.
Kaynak: https://www.buzzfeed.com/kenwhanley/m…
22. Cropsey (2009)
IMDb: 6,3
Amerika’nın Staten Island bölgesinde Cropsey adı verilen bir şehir efsanesini konu alan belgesel, iki film yapımcısı, kayıp beş çocuğu ve onların kaybolmalarıyla bağlantılı korkutucu bir adamı çevreleyen gizemi araştırıyor.
21. The Amazing Johnathan Documentary (2019)
IMDb: 6,5
Ölmek üzere olan bir sihirbazın son turunu anlatan bir belgesel olarak başlayan The Amazing Johnathan Documentary, yapımcısı gerçeği illüzyondan ayırmaya çalışırken beklenmedik ve giderek daha tuhaf bir yolculuk haline geliyor.
20. I Think We’re Alone Now (2008)
IMDb: 6,8
I Think We’re Alone Now’da yönetmen Sean Donnelly, 80’lerin pop yıldızı Tiffany’nin bir çift takıntılı süper hayranını inceleyerek, tehlikeli bir şekilde ‘röntgenci’ olanların yalnızlığı ve karşılıksız sevgilerini gözler önüne seriyor.
19. Overnight (2003)
IMDb: 7,1
Hollywood rüyasının daha kabus gibi yanını detaylandıran Overnight, film yapımcısı Troy Duffy’nin şişirilmiş egosunu, aşırı inatçılığını ve ilk uzun metrajlı filmi The Boondock Saints’in çekimlerini gözler önüne seriyor.
18. Tread (2020)
IMDb: 7,1
Rekreasyonlar, haber görüntüleri ve yapılan röportajlarla güçlendirilen Tread, sınıra itilmiş bir adamın gerçek hayat hikayesini ve onun düşünülemez intikam planına odaklanıyor.
17. Wesley Willis: The Daddy of Rock ‘n’ Roll (2003)
IMDb: 7,2
Film, Rock ‘n’ Roll’un Babası, Chicago’da bir müzisyen ve sanatçı olan merhum, büyük Wesley Willis’in hayatından bir güne bir bakış sunuyor.
16. Hated: GG Allin and the Murder Junkies (1993)
IMDb: 7,3
Hated, geç dönem punk-rock provokatörü GG Allin ve grubu Murder Junkies’i arsızca, saldırgan ve şiddet içeren rezillikleriyle anlatıyor. Geleceğin Joker ve The Hangover yönetmeni Todd Phillips’in ilk uzun metrajlı filmi Hated, son derece müstehcen, ancak bu dudak uçuklatan alt kültürün başka bir şekilde anlatılması pek olası değil.
15. A Band Called Death (2012)
IMDb: 7,5
1960’ların Motown sahnesinden çıkan Death’in punk-pre-punk’ı ilk kez yayınlandıktan yaklaşık kırk yıl sonra popüler olana kadar bir tavan arasında bekledi. Death, Motown ruhunu mırıldanmak yerine heavy rock çalarak zamanın kabul edilen ırksal normlarını ortadan kaldırdı.
14. The Decline of Western Civilization (1981)
IMDb: 7,6
Bu yapım, zamanın rock müzik basını tarafından büyük ölçüde göz ardı edilen Los Angeles punk rock sahnesine bir bakış sunuyor.
13. Grey Gardens (1975)
IMDb: 7,6
Grey Gardens belgeselinin Broadway uyarlaması Tony Ödülünü kazanmıştır. Sinema versiyonunda da, aynı dramatik yapı korunuyor. 24 sene önce annesine bakmak için eve geri dönen genç Edie ve kızından başka tutunacak kimsesi olmayan annesinin tuhaf ve dramatik öyküleri, bu defa da beyazperdeye taşınıyor. Maysles Kardeşler, 76 yaşındaki Edith Bouvier Beale ve kızı Edie’nin yaşamlarını mercek altına yatırıyorlar. Kameralarını tuttukları bu aile East Hampton’daki Grey Garden isimli eski malikanelerinde yaşayan bir anne ve onun kızıdır. Bu ikili, seneler boyunca yaşadıkları süreçleri kameraya kendi dilleriyle aktaracaklardır.
12. Beyond the Mat (1999)
IMDb: 7,6
Beyond the Mat, tüm dünyada reyting rekorları kıran Amerikan Güreşi üzerine çekilmiş, keyifli bir belgesel. Film, seyircisini bu sporu bir zanaat olarak kullanan sporcuların günlük yaşamlarına çekerek onlara daha yakın olmamızı sağlarken diğer yandan işin psikolojik ve sektörel boyutunu da su yüzüne çıkarıyor. 7’den 70’e dövüşe meraklı birçok insanı televizyon ekranları karşısında çeken film, bu spor üzerine yapılmış en samimi ve çekici kesitlerden birini sunuyor.
11. Three Identical Strangers (2018)
IMDb: 7,6
Üçüz olduklarını keşfeden üç evlat edinilmiş adamın gerçeküstü hikâyesi Three Identical Strangers, ağızları açık bırakan türden bir belgesel.
10. Marwencol (2010)
IMDb: 7,6
Robert Zemeckis imzalı 2018 yapımı kurgusal uyarlamasıyla ne yazık ki gölgelenen Marwencol, şok edici bir gerçek hikâyeye dönüşen büyüleyici bir belgesel.
9. Capturing the Friedmans (2003)
IMDb: 7,7
1980’lerin sonunda Friedmanlar, saygı gören bir müzik öğretmeni olan baba Arnold Friedman, anne ve ev hanımı olan Elaine Friedman ve üç yetişkin oğulları David Friedman, Seth Friedman ve Jesse Friedman, tipik bir orta sınıf Amerikan ailesidir. Her ne kadar mutlu bir tabloya sahip olsalar da bir gün Arnold’un çocuk pornosu işinin içinde olduğunun açığa çıkması ve bu konuda suçlanması ile umulmadık ve keskin bir dönüşüm başlar. Film bir belgesel niteliğinde izleyicisi ile buluşuyor.
8. Grizzly Man (2005)
IMDb: 7,8
Amatör boz ayı uzmanı ve doğa eylemcisi Timothy Treadwell, kız arkadaşı ile birlikte Alaska’daki bir ulusal parkta ayıların arasında ve herhangi bir korunmadan yoksun olarak 13 yaz boyunca yaşadı. Fakat bir gün, her ikisinin de cesedi ayılar tarafından parçalanmış olarak bulundu. Usta yönetmen Werner Herzog, belgesel formatındaki Ayı Adam’da bu ölümün ardındaki gerçekler ile doğa ile insan arasındaki ilişkinin düzeyini sorguluyor.
7. Anvil! The Story of Anvil (2008)
IMDb: 7,9
1970’li yılların heavy-metal müzik grubu Anvil, 30 yıl sonra performanslarını yitirmeden halen iyi müzik yapıyorlar. Grupla daha önce bir turnede çalışmış olan yönetmen Sacha Gervasi, Anvil’in halen etkin müzik yaptığını göstermek için, çıktıkları bir Avrupa turnesini belgesel üslubuyla kaydeder. Ortaya çıkan sonuç ise ek kelimeyle mükemmeldir.
6. American Movie (1999)
IMDb: 7,9
Finansal bir yükselişe geçen bir film yapımcısının, yıllar önce terk ettiği düşük bütçeli korku filmini sonunda tamamlayarak hayalindeki projeyi finanse etme girişimleri hakkında bir belgesel.
5. The Thin Blue Line (1988)
IMDb: 8,0
Teksas’da bir cinayet işlenir. Polis görgü tanıkları ve elindeki kanıtlar ışığında davaya çözmüş gibidir. Ancak gerçekler, biraz daha derinde yatmaktadır. Errol Morris’in çekildiği dönemde olay yaratan ve idamla yargılanan bir adamı kurtaran belgeseli İnce Mavi Çizgi, belgesel tarihinin en önemli filmlerinden biri. Gerçeğin hiçbir zaman göründüğü gibi olmadığını anlatan film hem bir suç filmi gerilimi kuruyor hem de mahkeme atmosferinde olayın bütün taraflarına söz hakkı veriyor.
4. The King of Kong: A Fistful of Quarters (2007)
IMDb: 8,1
Bu belgeselde, oyun tutkunları klasik atari oyunlarında dünya rekorları kırmak için yarışırlar.
3. The Act of Killing (2013)
IMDb: 8,2
Endonezya’da yaşayan Anwar, 1960’lı yılların başında arkadaşlarıyla karaborsada küçük bir sinema çetesi kurmuştuk bir gençtir. Ne zamanki 1965’te ülkede askeri darbe gerçekleşir, kendi halindeki bu küçük çete bir anda aşırı sağcı bir ölüm makinesine dönüşür. Komünist olarak ‘damgalanan’ yüzlerce entelektüel insan ve Çinli azınlık, bu grubun darbecilerin desteği ile gerçekleştirdiği katliamlarda hayatını kaybeder. Aradan onlarca yıl geçer, ölen öldüğü ile kalır ve lider Anwar konfor ve huzur içerisinde hayatını sürdürmektedir. Sinemacı Joshua Oppenheimer’ın yaşanan katliam hakkında bir belgesel yapmak için bölgeye gittiğinde, karşılaştığı bu insanlar nedeniyle şok yaşar. Zira 45 yıl sonra Anwar ve çevresindekiler yaşananları büyük bir soğukkanlılıkla, olayların geçtiği bölgelerde birebir anlatmaktadırlar.
2. They Shall Not Grow Old (2018)
IMDb: 8,3
Şimdiye kadar üretilmiş en güçlü belgesellerden biri olan They Shall Not Grow Old’un yönetmenliğini Peter Jackson üstleniyor. Belgesel, renkler, modern ses ve görüntü efektleriyle I. Dünya Savaşı karelerine nefes kesici bir hayat getiriyor.
1. Dear Zachary: A Letter to a Son About His Father (2008)
IMDb: 8,5
2001 yılında asistan doktor Andrew Bagby kız arkadaşından ayrıldıktan kısa süre sonra öldürülür. Andrew’un ölümünden kısa süre sonra kız arkadaşı hamile olduğunu açıklar, bu olayın ardından Andrew’un yakın arkadaşlarından Kurt Kuenne çocuğa bir hediye olarak bu filmi çekmeye başlar. Dostları, akrabaları ve çalışma arkadaşları Andrew hakkında sevgi dolu ve sıcak şeyler anlatırlar, evde çekilmiş görüntüler de Andrew hakkındaki bu coşkuyu doğrulamaktadır. Andrew’un annesi Kathleen ve babası David, Andrew’un eski kız arkadaşının daha önceden yerleşmiş olduğu Labrador’a taşınırlar. Andrew’un katilinin yakalanmasını ve duruşmaya çıkarılmasını beklemektedirler. Andrew’un eski kız arkadaşıyla torunları Zachery’i ziyaret edebilmek için görüşürler ve çocuğun velayetini almak isterler. Adalet var mıdır; Zachery kaybettikleri oğullarının yerine sevimli ve masum bir teselli midir?